Kullanım bilgisi dilin kullanımının sosyal bileşenini oluşturmaktadır (Owens, 2012; Wilkinson, 1998). Kullanım bilgisi, bir şeyin yapılmasını sağlamak ve bir şey elde etmek için sözcükler ya da jestler kullanılarak ortaya konulan davranışların iletişimsel işlevi ya da amacı olarak tanımlanabilir. İletişimsel amacı ya da işlevi olmaksızın dilin diğer bileşenleri anlamsızdır (Westby, 2014). Kullanım bilgisi, sosyal bağlamlar içinde dilin kullanımı üzerine odaklanır. Dolayısı ile kullanım bilgisi, dilin yapısal özelliklerine değil işlevsel özellikleri üzerine odaklanır. Kullanım bilgisi bileşenine ilişkin birçok özellik, konuşmacıların sosyal bir sohbete katılmaları ile ortaya çıkar. Kullanım bilgisine ilişkin özellikler, sohbet başlatma, sohbette sıra alma, sohbet sırasında konuyu sürdürme, konu değiştirme, konuşmayı düzenleme, iletişim kopukluklarının düzeltilmesi isteğinde bulunma, iletişimsel kopuklukların düzeltilmesi isteklerini yanıtlama, bağlama ve duruma uygun sözce üretme ve deneyimler ile olayları öyküleme olarak sıralanabilir (Hedge ve Maul, 2006).
OSB olan çocukların dil gelişimi ile ilgili temel özellik, tüm OSB olan çocuklarda dilin kullanım bilgisi bileşenine ilişkin bozukluklar görülmesidir (Lord ve Paul, 1997; Wilkinson, 1998). OSB olan çocuklarda kullanım bilgisi bileşeninde görülen bozukluklar, tüm sosyal iletişim davranışlarında görülen sınırlılıklarla ilişkilidir (Wilkinson, 1998; Kuder, 1997) ve bu bozukluklar tanı ölçütlerinden de birisidir (Hedge ve Maul, 2006). OSB olan çocuklarda kullanım bilgisine ilişkin olarak sohbette sıra alma, konu seçme, sohbete sohbet bağlamı ile ilişkili katkıda bulunma (Wilkinson, 1998), sohbet konusunu sürdürme gibi karşılıklı sohbet ve sohbet kurallarına uyma sürecinde güçlükler görülmektedir (Tager-Flusberg, 1997; Tager-Flusberg ve Anderson, 1991). Sohbet konusu başlatmada güçlükler, sohbet sırasında gereksinim duyulduğunda açıklama yapmada sınırlılıklar ve sohbet bağlamına uygun olmayan sözceler kullanma gibi davranışlar, OSB olan çocuklarda görülen kullanım bilgisine ilişkin diğer bozukluklardır (Hedge ve Maul, 2006). Dilin kullanım bilgisi bileşenine ilişkin bozukluklar, sınırlı konuşma becerilerine sahip olan çocuklardan iyi konuşma becerilerine sahip olan çocuklara kadar tüm OSB olan çocuklarda görülür (Wilkinson, 1998). Bunların yanı sıra anlam bilgisi bileşeni başlığı altında söz edilen sözcük uydurma, gecikmiş ekolali gibi sıra dışı kullanımlar, dilin kullanım bilgisi bileşenine ilişkin sorunlar olarak ele alınabilir (Tager-Flusberg ve diğ., 2005).
Dil performanslarına ve kronolojik yaşlarına göre eşleştirilmiş 3-6 yaş arası OSB olan ve Down sendromlu çocukların dil gelişimlerini inceleyen Tager-Flusberg ve Anderson (1991), OSB olan çocukların dilin erken dönemlerinde anneleri ile etkileşimlerinin, Down sendromlu çocuklara ve normal gelişen çocuklara benzer bir örüntüde geliştiğini, bununla birlikte dil gelişiminin ilerlemesi ile OSB olan çocuklarda dilin kullanım bilgisi bileşenine ilişkin farklılıkların başladığını bulmuşlardır. Araştırma sonunda, OSU’larının 2.0’ın altında olduğu dönemlerde OSB olan çocukların, sohbette sıra alma becerilerinde Down sendromlu çocuklarla benzer özellikler gösterdiği bulunmuştur. Araştırmacılar bu bulguyu, sözel iletişimi yeni kazanma aşamasında olan OSB’li çocukların, anneleri ile tanıdık bağlamlarda iken sohbet becerilerinde özgün bir bozukluk olmadığı yönünde tartışmışlardır. Bununla birlikte dil gelişiminin ilerleyen dönemlerinde, OSU 2.00’nin üzerine çıktığında, dolayısı ile çocuklar sözcükleri birleştirme ve cümle kurma aşamasına geçtiklerinde, kullanım bilgisine ilişkin ölçümlerde gruplar arası farklılıklar olduğu bulunmuştur. Araştırmacılar, OSB olan çocuklarda dilin biçim bileşenlerinin gelişmesi ile paralel olarak sohbet becerilerinde normal gelişen ve Down sendromlu çocuklardan farklı olarak gelişim gözlenmediğini öne sürmüşlerdir. Çocukların sohbeti sürdürme stratejilerindeki bu farklılıklar özellikle dikkat çekicidir. OSB olan çocuklar, sohbeti sürdürmede sohbeti genişletme için yeni bilgi ekleme ve yeni sohbet konusu başlatma davranışlarında sınırlılıklar göstermişlerdir. Dil gelişim aşamaları daha karmaşık sohbet sürdürme yollarını kullanmalarını sağlayacak düzeyde olmasına rağmen, sohbeti sürdürmek için sohbet rutinlerini tekrarlamak (merhaba vb. rutinler), sözceyi tekrarlamak, soruları basit yanıtlamak gibi daha basit stratejileri kullanmışlardır. Araştırmacılar, sohbet becerilerinde görülen bu bozukluklar ile zihin kuramı gelişimi arasında doğrudan bir ilişki bulunduğunu öne sürmüşlerdir.
Sohbet becerileri ve ilişkili olarak kullanım bilgisi, dilin yapısal biçimini anlamayı, bununla birlikte sosyal etkileşim içinde bu yapıları kullanma biçimini içerir (Eigsti, Marchena, Schuh ve Kelley, 2011). OSB olan çocuklar, dili sosyal etkileşim başlatma, bilgi isteme, dinleyiciyi onaylama ve yorumlama için sınırlı olarak kullanmaktadırlar (Tager-Flusberg ve diğ., 2005). Ziatas, Durkin ve Pratt (2003), çalışmalarında cinsiyet ve sözel zeka yaşlarına göre eşleştirdikleri ortalama OSB olan çocukların, özgül dil bozukluğu olan ve normal gelişen çocuklarla sözel dil kullanımlarının içeriklerini karşılaştırmışlardır. Araştırmanın sonucunda OSB olan çocukların daha fazla etiketleme cümlesi kurduklarını (bu bir araba gibi) ve daha seyrek açıklama ifadesi kullandıklarını bulmuşlardır. Bağlam içinde oluşan durumlar için kontrol gruplarına göre daha az sıklıkta olay açıklama cümlesi kuran OSB olan çocuklar (örn., şimdi iniyor), zihinsel durum ifadelerini kullanmada da (nasıl yapılacağını biliyorum gibi) daha düşük performans göstermişlerdir. Yapılan analizler sonucunda araştırmacılar, OSB olan çocukların kendilerinin ve başkalarının düşünce ve inançlarına yönelik ifadeleri daha az sıklıkta kullandıklarını ve cümlelerinin çoğunlukla istek ifadelerinden oluştuğunu bulmuşlardır. OSB olan çocuklarda kullanım bilgisine ilişkin görülen diğer özellikler ise, normal gelişen ve gelişim geriliği olan çocuklarla karşılaştırıldıklarında sohbet sırasında konuya katkıda bulunmayan sözceleri daha fazla kullanma, daha fazla oranda kendi sözcelerini ya da karşılıklı konuşulan bireyin sözcelerini tekrar etme, kendilerine yönelik doğrudan sorulan soruları yanıtlayamama ya da görmezden gelme olarak sıralanabilir.
OSB olan çocuklarda sohbet sırasında kendisine sorulan sorulara cevap olmayan ve ilişkisiz tepkilerde bulunma ile ekolali kullanımı sıklıkla görülmektedir (Eales, 1993; Roberts ve diğ., 2004). OSB olan çocuklarda ekolali kullanımı, işitilen sözcenin hemen tekrarlanması ile anlık ya da gecikmiş olarak ortaya çıkabilir (Tager-Flusberg ve diğ., 2005). OSB olan çocuklarda görülen anlık veya gecikmiş ekolali, erken dönemlerde normal gelişen çocukların dil gelişim sürecinde de görülen bir özelliktir. Bu özellik normal gelişen çocukların aksine OSB olan çocuklarda daha uzun bir süre devam etmektedir (Eigsti ve diğ., 2007). OSB olan çocuklarda ekolali kullanımın anlamsız ya da uygun olmayan davranış olmaktan ziyade iletişimsel işlevi olduğunu öne süren Prizant ve Duchan (1981), OSB olan çocukların anlık ekolali davranışlarını etkileşim bağlamı içinde incelemişlerdir. Araştırmanın sonucunda OSB olan çocukların anlık ekolali davranışlarının yedi farklı işlev için kullanıldığını bulmuşlardır. Anlık ekolalinin OSB olan çocuklar tarafından, iletişimsel sıra almak, hak iddia etmek, kendini düzenlemek, istekte bulunmak, olumlu yanıt vermek gibi iletişimsel amaçlarla kullanıldığı bulunmuştur. Çocukların ekolaliyi korku ve acı gibi yüksek uyarı ile karşılaştıklarında bir odak olmadan kullandıkları, sohbette sıra almak için kullandıkları, nesne eylem ya da durumu etiketleme amaçlı kullandıkları, kendi eylemlerini düzenlemek için, daha önce ifade edilen sözceyi onaylamak için, istek ifade etmek için kullandıkları gözlenmiştir. Ekolali, OSB olan çocuklarda konuşmanın ilk ortaya çıktığı dönemde, konuşmanın ilk biçimi olarak ortaya çıkmaktadır. Anlık ekolalinin bir dil stratejisi işlevinde kullanılması, iletişim gelişimini desteklediğinin göstergesidir. Anlık ekolali kullanımı ile OSB olan çocuklar, dilin daha karmaşık biçimlerini kazanmak için olanak oluşturabilirler (McEvoy, Loveland ve Landry, 1988).
OSB olan çocuklarda gecikmiş ekolali, düşen bir çocuğun “tamam geçti” sözcesini kullanmasında olduğu gibi, sözce ile ilişkili durumların yeniden oluşturulmasına dair istek ifade etme amaçlı kullanılabilmektedir. Ekolali kullanımının OSB olan çocuklarda iletişim amaçlı olabileceği gibi (Eigsti ve diğ., 2007; Kuder, 1997), bilgiyi hafızada tutma yolu ya da tanıdık sözel rutin olarak da kullanıldığı düşünülmektedir (Eigsti ve diğ., 2007). Dili anlama ve ekolali arasındaki ilişkiyi inceleyen Roberts (1989), OSB olan çocuklarda dili anlama yeterliliği geliştikçe ekolali kullanımının azaldığını bulmuştur. OSB olan çocuklarda ekolali ve dil gelişimi üzerine yapılan araştırmalar da, OSB olan çocuklarda ekolali kullanımının, çocukların dil yeterlilikleri geliştiğinde azaldığını ortaya koymaktadır (Howlin, 1982; McEvoy ve diğ., 1988). Tager-Flusberg ve Calkins (1990), yaptıkları çalışmada dil gelişimin erken aşamalarında olan OSB’li çocukların daha fazla ekolali ve kalıp ifadeleri kullandıklarını ve bu kullanımların dildeki gelişim ile hızla azaldığını bulmuşlardır. Aynı çalışmada OSB olan çocukların ürettikleri spontan sözcelerin, ekolali içeren sözcelerden daha karmaşık dilbilgisel yapılar içermesi nedeniyle, ekolalinin karmaşık dilbilgisel yapıların kazanımında ilerletici bir rolü olmadığını öne sürmüşlerdir. Tüm bu bulgular göz önüne alındığında OSB olan çocuklarda ekolali kullanımının iletişim amaçlı olduğu ve dil kazanımında bir geçiş süreci olduğu söylenebilir.
OSB olan çocuklarda dilin kullanım bilgisi bileşenine ilişkin önemli bir özellik de kullanım bilgisinin bazı yönlerinin çocuğun gelişimi ile değişime uğraması (örn., sosyal davranışların gelişimi ile OSB olan çocuğun iletişim becerilerinin de gelişmesi), bazı yönlerinin ise sabit kalmasıdır (örn., yorumlama ifadelerinde sınırlılıklar, sohbet konusuna yeni bilgi eklemede sınırlılıklar). Farklı yaşlardaki çocuklarda bağlamsal iletişim isteklerinin de farklı olması ve farklı bağlamların farklı yeterlilikleri gerektirmesi ile yine kullanım bilgisi bileşeninde değişimler meydana gelir. Sonuç olarak dilin kullanımına ilişkin değerlendirme ve yorum yapılırken bireyden beklenilenler, bireye verilen fırsatlar, bireyin genellikle neler yaptığı gibi bileşenler işin içine alınmalıdır (Tager-Flusberg ve diğ., 2005). OSB olan çocuklarda görülen kullanım bilgisine ilişkin bozukluklar, etkili iletişim kurmalarını, olumlu sosyal etkileşim yaşantısı sağlamalarını ve sosyal ilişki geliştirmelerini zorlaştırmanın yanı sıra sosyal ilişkilerde yanlış anlaşılmalara da yol açabilmektedir (Suh ve diğ., 2014).
Sonuç olarak OSB olan çocuklarda dilin kullanım bilgisine ilişkin bozukluklar görülmektedir (Lord ve Paul, 1997) ve bu bozukluklar OSB’nin tanı ölçütlerinden biri olarak ele alınmaktadır (Hedge ve Maul, 2006). OSB olan çocuklarda dilin kullanım bilgisine ilişkin bozukluklar, söz öncesi dönemde ortak dikkat ve jestler gibi erken dönem sözel olmayan sosyal iletişim becerilerinde bozukluklarla başlamakta (Wilkinson, 1998) sözel dilin kazanımı ile ise yeni sohbet konusu başlatma, sohbette konuya ilişkin sözce üretme, iletişim kopukluklarını düzeltme gibi dilin işlevsel kullanımna ilişkin bozukluklarla kendini göstermektedir (Tager-Flusberg ve Anderson, 1991).
Kaynak: Ökcün-Akçamuş, M.Ç. (2016). Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocukların Sosyal İletişim Becerileri ve Dil Gelişim Özellikleri. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, 17(2), 163-190. DOI: 10.21565/ozelegitimdergisi.246293